Hoş ve keskin bir kokusu olan bottarganın afrodizyak etkisi olması nedeni ile az miktarda tüketilmesi gerekiyor.

Bottarga Nedir?

Bottarga, balıkçılık ürünleri arasında yer alan Tiren kıyı bölgelerinin tipik bir örneği olarak, hayvansal kökeni ile korunan bir besin türüdür. Bu, hayvandan ise, yıkanmış ve ekstrakte edilen, baharatlı, tuzlanmış ve ton balığı ya da kefalin yumurtalık kesesidir.

Bottarga Nasıl Yenir?

Bottarga, kahverengi ya da altın renklerinde olan ve sosis şekline benzeyen formlara sahiptir. Sert ama aslında kuru değildir. Bu ürünü, rendeleyerek ya da dilimleyerek kolaylıkla yenir. Bu ürün ise, genellikle “fakirlerin havyarı” şeklinde de bilinir. Bottorga, aynı zamanda dişi kefal balıklarının yumurta kurutulduktan sonra tüketilmiş olan bir balık ürünüdür. Bu ürün ise, yüksek bir besin değerine sahiptir.

Kefal Havyarı (Bottarga) Nasıl Kullanılır?

Kefal balığı yumurtalarının içinde yer aldığı kese özenli bir şekilde çıkarılır. Üstündeki kanın temizlenebilmesi için de soğuk suda yıkanır. Aynı zamanda yarım saat kadar tuza yatırılır. Sonra tekrar yıkayarak kurutulur. Yassı bir şekil alır ve tuzlayıp kurutulur. Daha sonra ince ince kesilerek tüketilir.

Sanat tutkusu ve sanatçı kimliğiyle herkese ilham olan çok değerli isimlerinde yer aldığı kutlama gecesine Yeşilçam’ın akademik jönü Ediz Hun ve zamansız güzelliğiyle herkesi kendisine hayran bırakan Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray onur konukları olarak katıldı.

Medicana Sağlık Grubu ve Fenerbahçe Üniversitesi yöneticilerinin, MBA Okulları Bilim Kurulu üyelerinin katıldığı; tutku, yenilik, öğrenme keyfi, sürdürülebilirlik, aidiyet, kapsayıcılık, insani tutum ve mükemmellik değerlerine vurgu yapılan MBA Okulları Öğretmenler Günü kutlamalarında MBA Okulları öğretmenleri ve çalışanları doyasıya eğlendi.

"Eğitim bizim tutkumuz" diyerek eğitimdeki yenilikçi fikirlere liderlik eden Medicana Eğitim Grubu MBA Okulları CEO’su Ayfer Batı, “İki şeye söz verdik. Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde eğitimde fark oluşturanların öncüsü olmaya devam edeceğiz. Ülkemizin çocuklarının hak ettiği yenilikçi ve nitelikli eğitimin arkasında sonsuza dek duracak, her zaman yenilikçi ve kapsayıcı olmaya, yeninin değerleriyle büyümeye ve kapsayıcılığın gücüyle hareket etmeye devam edeceğiz. Dünyamızın gerçekten iyi insanlara ihtiyacı var. Eğer biz iyi insan niteliğine odaklanırsak iyi bir dünya inşa etmeyi başarabiliriz. Ekosistemimizdeki tüm paydaşlarımızın tutkusuna gönülden inanıyoruz. Sanata olan tutkularıyla bize ilham veren, yaşamdaki duruşlarıyla bize örnek olan Türk sinemasının iki değerli ismi sevgili Türkan Şoray ve Ediz Hun burada bizlerle birlikte. Katılımları için kendilerine gönülden teşekkür ediyorum. 24 Kasım Öğretmenler Günü'müz kutlu olsun” dedi.

Öğretmen bir annenin çocuğu olduğunu belirten ve 1980 yıllarının başında üniversitede ekoloji bölümünde öğretim üyesi olarak bugüne dek çalıştığına dair paylaşımlara konuşmasında yer veren Ediz Hun, “Bu müstesna günün akşamında siz değerli aziz öğretmenlerimizle birlikte bulunmaktan çok büyük bir gurur ve kıvanç duymaktayım. Sizleri saygım ve sevgimle en samimi duygularımla selamlıyorum. 'Ey yükselen yeni nesil. Cumhuriyet'i biz kurduk, onu ihya ve idame edecek olan sizlersiniz'" diyerek MBA Okulları öğretmenlerinin ve tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü'nü kutladı.

"ÖĞRETMENLERİMİZİN BİZİM YAŞAMIMIZDA İZLERİ VARDIR, HAYATIMIZA DOKUNMUŞLARDIR"

Okula ve okumaya her zaman önem verdiğini, çok genç yaşta bir ilkokul yaptırdığını, bu vesileyle imkânı olan herkesin eğitime destek olması gerektiğine vurgu yapan Türkan Şoray, “Her zaman öğretmenlerle birlikte olmak beni duygulandırır, hep heyecanlanırım; çünkü öğretmenlerimizin bizim yaşamımızda izleri vardır, hayatımıza dokunmuşlardır. Ben çok genç yaşta film setlerinde çalışmaya başladım ve tahsilimi tamamlayamadım. Ama hep aklım okumaktaydı, okuldaydı. Bu nedenle o yaşlarda içimde kalmıştı belki, bir ilkokul yaptırdım. Mustafa Kemal Atatürk, yeni nesli siz değerli öğretmenlere emanet etti. Onları sizler çağdaş bir eğitimle, laik bir eğitimle ülkemize yararlı bireyler olarak hazırlıyorsunuz. Onun için ben sizlerin gıyabında tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyorum. Bu gece burada sizlerle olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Hepinize yürekten sevgilerimi sunuyorum” dedi.

Sanattan eğitime tüm değerlerin ve eğlencenin bir araya geldiği kutlamalarda MBA’23 Öğretmenler Günü'ne özel repertuarları ve etkileyici sahnesiyle The Suarre Band katılımcılara coşku dolu anlar yaşattı. Eğlencenin ve coşkunun doyasıya yaşandığı gecede EU Sahne Sanatları Tango ve Karadeniz dans performansları ile geceye muhteşem bir renk kattı.

3 yıldır devam eden Bilge Yazarlar Projesi'nin ilk ders açılışı, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) Tarihi Salon’da Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in konuşmasıyla gerçekleştirildi.

Bakan Tekin, modern toplumun temel problemlerinden birinin insanların birbirlerini dinlememesi ve anlamaması olduğunu belirterek, "Birbirleriyle sağlıklı iletişime geçmiyorlar. Bu da toplumda kaotik iklimi ortaya çıkartıyor. Peki neden böyle davranıyorlar? Demek ki bizler eğitim sürecine dahil ettiğimiz gençlere okuma, anlama, dinleme ve kendisini ifade etme ya da konuşma becerileri konusunda yeterince katkı veremiyoruz. Yaz aylarında aslında hayata geçirdiğimiz uygulamaların odağında toplumdaki bu ortamı çözebilecek kendi görev alanımızla ilgili formüller, projeler üretmek var. Bunun ana gerekçesinin çocuklarımızın ana dil becerilerinin yeterince gelişmemesi olduğunu tespit ederek, daha önceki çalışma dönemimizdeki verilerden de hareketle bunu ilkesel olarak ortaya koyduk ve bunun üzerinden hareket etme kararı aldık" diye konuştu.

"BİLGİ EDİNME İLE İLGİLİ REFERANSLARIMIZ BİZİMLE YENİ KUŞAK ARASINDA ÇOK DEĞİŞTİ"

Kitle iletişim araçlarının da çocukların okuma alışkanlıklarını değiştirdiğini ifade eden Bakan Tekin, şunları kaydetti:

"Eskiden öğretmenlerimizin herhangi bir verdiği yıllık ödev ya da benzeri şeyleri hazırlamak için il halk kütüphanelerinde ansiklopedilerin önünde kuyruk beklerdik. Ansiklopediden ilgili maddeyi bulurduk. Fotokopi makinesi de yok ya orada okuyup not almaya çalışırdık ya da oradaki metni olduğu gibi defterimize geçip, gidip onu ödev formuna dönüştürürdük. Dolayısıyla bilgi edinme ile ilgili referanslarımız bizimle yeni kuşak arasında çok değişti. Çocuklarımızın bizim kadar sadık, sürekli, istikrarlı bir okuma alışkanlıklarının olmadığını tespit etmemiz lazım. Bilgi kaynakları, bilgiye erişme imkanları çok değişti. Saatlerce okuyarak elde edildiğimiz şeyi iki dakikalık bir sosyal medya videosuyla çocuklarımız belki bizden daha analitik bir biçimde yorumlayabilecek kaynaklara erişiyorlar. Bu konuda bir tedbir almamız ve çocuklarımızın okuma alışkanlıklarıyla ilgili adımlar atmamız gerekiyordu. Çocuklarımızın okuduklarını anlama ve anlama becerilerini yazmaya dönüştürme üzerine bir adım attık."

Programda kısa bir konuşma yapan Ankara Valisi Vasip Şahin, Bakan Tekin’e 8 kitap ve bir dergi takdim etti. Programa bürokratlar, üniversite rektörleri ve öğrenciler katıldı.

Rektörlük Çalıştay Salonu’nda ki programa; Rektör Prof. Dr. Nedim Sözbir, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Öztürk, Araştırma Dekanı Prof. Dr. Emine Tekin, Araştırma Dekan Yardımcıları Doç. Dr. Murat Bulut ve Doç. Dr. Aysun Aydın ile akademik personel katıldı.

Düzce Üniversitesi Araştırma Dekanı Prof. Dr. Emine Tekin, her akademisyenin en az bir projesi olması şeklinde hedef koyduklarını söyledi. Araştırma Dekanlığı olarak çalışmalara proje yazma eğitimleriyle başladıklarını belirten Tekin, artık bilgiyi uygulamaya dökme aşamasına geldiklerini söyledi. Toplumun sorunlarına çözüm üreten, ülkemize katkı sunan daha büyük projeler yazmayı amaçladıklarına işaret eden Emine Tekin, programların akademisyenler için güzel bir tecrübe olacağı değerlendirmesinde bulundu.

İLERİ TEKNOLOJİ ÜRETMENİN ÖNEMİNE VURGU YAPTI

Rektör Nedim Sözbir, üniversitelerin en önemli misyonunun proje üretmek olduğunu dile getirerek, Düzce Üniversitesi olarak projeleri çok önemsediklerinin altını çizdi. Türkiye’nin gelişimi ve kalkınması için ileri teknoloji üretmenin önemine vurgu yapan Sözbir, üniversitelere büyük görev düştüğüne dikkat çekti. Multidisipliner yaklaşımla, sorunlara çözüm üreten, katma değerli projelere Türkiye’nin ihtiyacı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sözbir, programın hayırlı olmasını temenni ederek sözlerini sonlandırdı.

Açılış konuşmalarının ardından Düzce Üniversitesi Araştırma Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Aysun Aydın, TÜBİTAK-1002 programıyla ilgili sunum gerçekleştirdi. 1002-A Hızlı Destek Programı, 1002-B Acil Destek Modülü ve 1002-C Doğal Afetler Odaklı Acil Destek Modülü ile ilgili bilgiler aktaran Doç. Dr. Aysun Aydın; programın amacı, bütçesi, başvuru belgeleri, değerlendirme kriterleri, içerik planlaması, dikkat edilmesi gereken hususlar ve proje başvuru basamakları başlıkları altında Düzce Üniversitesi akademisyenlerini bilgilendirdi.

Başarı hikâyeleri bölümüyle devam eden programda, Düzce Üniversitesi doktora programından mezun Dr. Aslıhan Dalmaz ve Dr. Hatice Çobanoğlu, başvuruda bulundukları ve TÜBİTAK tarafından kabul edilen 1002 projeleri hakkında bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştı.

Program, Proje Yazma Atölyesi ile sona erdi.

Gazi Üniversitesi'nde, Ankara Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ortaklığında, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nın desteğiyle kurulan 'Nörobilim ve Nöroteknoloji Mükemmeliyet Ortak Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin (NÖROM) açılışı gerçekleştirildi. Nörobilim veri kazanımı ve nöroteknolojik çözümler geliştirilmesinin yanı sıra, nörobilim ekosistemi oluşturulması hedeflenen merkezin açılışına YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök, Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Yıldız, Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, NÖROM Merkez Müdürü Prof. Dr. Hayrunnisa Bolay Belen ile öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

MANDAL: GELECEĞİN SORUNLARINA CEVAP VERECEK

TÜBİTAK Başkanı Hasan Mandal, NÖROM gibi merkezlerin artarak devam edeceğini düşündüğünü belirterek, "Geleceğin sorunlarına yenilikçi yaklaşımlarla cevap vereceğini düşünüyorum. Bir sonraki evresinin de Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın koordinasyonunda; YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı ve TÜBİTAK tarafından yürütülecek bir süreçle bunu 6550 sayılı kanun kapsamındaki araştırma altyapısına doğru dönüşebilme imkanı olan en öncü girişimlerden birisi olduğunu düşünüyorum" dedi.

TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, nörobilimin ortaklığa uygun bir merkez kazandığını söyleyerek, "Sinirbilim, multidisipliner bir yapı olarak birçok bilim disiplininin bir arada çalışmasını zorunlu kılıyor. Böyle 3 güzide üniversitemizin beraberce kullanacağı bir mekan dizayn edilmesinden dolayı ben ilgili arkadaşları kutluyorum. Sinirbilim öncülüğünde yeni mükemmeliyet merkezlerine de ihtiyaç var. Bu tip merkezlerin sayısının tematik olarak artması gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.

Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Yıldız, merkez için 38 kadro aldıklarını, haftaya Cuma günü ilana çıkacaklarını söyleyerek, "Bu arkadaşlarımızı burada istihdam edip, süratle merkezimizin çalışmasına vesile olacağız" dedi.

'YÖK'ÜN YAPAY ZEKA VİZYONUYLA ÖRTÜŞÜYOR'

YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, merkezin disiplinler arası bir anlayışla nörobilim alanında araştırmalar yürüteceğini belirtti. NÖROM'un yapay zeka çalışmaları için önemine işaret eden Özvar, "Yapay zeka çalışmalarını önümüzdeki dönemde stratejik bir mesele olarak görüyoruz. Açılan lisans programları ve enstitülerle bu konuda bir atılım gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. 2024-2025 yılı itibarıyla yapay zeka temelli yeni programlar açılacağını ve üniversitelerimizde bu programlar vasıtasıyla üniversite sınavlarına girecek öğrencilerimize bu alanda yetkinlik kazandırmaya başlayacağımızı buradan duyurmak isterim. NÖROM'un yapay zeka çalışmalarına da büyük bir ivme kazandıracağına inanıyorum. Bu bakımdan NÖROM'un faaliyetlerinin YÖK'ün yapay zeka vizyonuyla örtüştüğünü ve merkezimizin yapay zeka çalışmalarımıza da önemli katkılar vereceğine canı gönülden inandığımı paylaşmak istiyorum. NÖROM'da yürütülen projeler ve elde edilecek verilerle, sağlıktan mühendisliğe, ülkemizin ihtiyaç duyduğu pek çok teknolojinin milli imkanlarla geliştirilmesi mümkün olacaktır. Bu merkezin göstereceği başarı, benzer başka merkezlerin kurulmasına da ön ayak olacaktır" ifadelerini kullandı.